28.03.2024 - Beydağı Haber Ajansı Malatya Haberleri

Sosyal demokratlar iyi konuşurlardı

Sosyal demokratlar iyi konuşurlardı

HDP milletvekillerine yönelik terör operasyonun gerçekleştiği gün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, konuyla ilgili olarak İzmir'de yaptığı konuşma, kelimenin tam hakkıyla bir yanlışlıklar komedyasıydı.

Kasetle genel başkan olandan başka ne beklenebilirdi diyerek konuyu ucuzlaştırmaya ve şahsiyyat yapmak için fırsat yaratmaya gerek yoktur, çünkü, Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı sıfatıyla, siyaseten kritik bir günde etkili bir şekilde konuşmayı, rakiplerine ders vermeyi, kamunun hislerine hitap ederek düşüncelerine taraftar toplamayı hedeflemesi son derece doğaldır.

Doğal olmayan, Kılıçdaroğlu'nun söz konusu arzusunu, doğruların kafasını gözünü yararak, kendisinin daha önceki ilgili söz ve filleriyle çelişkiye düşerek, partisinin tarihini yalanlayarak, daha da önemlisi dost ile düşmanı, vatanseverle haini, seçilmişle teröristi birbirine karıştırarak konuşmuş olmasıdır.

Kılıçdaroğlu'nu dinlerken, onun öncelikle hangi partinin fotoğrafı önünden konuştuğunu bilmediğine, biliyorsa da bilmiyormuş gibi görünmeye çalıştığına hükmetmemek mümkün değildi.


Demokrasiye sahip çıkmaktan, seçimle gelenin seçimle gitmesinden söz ederken, bırakın CHP tarihini, kendisinin genel başkanlığı döneminde vuku bulmuş durumları, olayları derin bir hafızasızlığa yaslanarak, büyük bir rahatlıkla es geçmesi ”pes artık” dedirtecek cinstendi.

Önünde konuştuğu fotoğraftan millete öfkeyle parmak sallayan Milli Şefi'ni (diktatörünü) göremediği gibi, partisinin açık oy gizli tasnifle ulaştığı büyük başarıları(!), darbecilere verdiği destekleri de hatırlamıyordu.

Neticede çok eski şeyler olması bakımından bunlar Kılıçdaroğlu'nun unutmak / unutturmak istediği şeyler olsa da, aynı fotoğraftan yükselen şu sözleri unutmuş olamazdı:

“Burası hiç kimsenin özel yaşam mekanı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar devletin kurallarına uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!

“Bu hanım” milletin oylarıyla seçilmiş bir milletvekiliydi ve kazımayı gerektirmeksizin hemen altından CHP fotoğrafının göründüğü DSP adlı türev partinin lideri tarafından söylenen o sözlere muhatap olmuştu.

Hiçbir CHP /DSP'li o günlerde “seçimle gelen seçimle gider” deme cesareti gösteremediğinden, o milletvekiline yurt dışı yasağı konulmasına, baskınla evinin aranmasına itiraz edeni de çıkmamıştı.

Hadi, Kılıçdaroğlu için bunlar da eski şeylerdir; o yeniliklerin ve gününün adamıdır diyelim, peki o zaman CHPlilerin Gezi Eşkıya Kalkışması'nı AK Parti'yi iktidardan indirmenin bir yolu olarak görmelerini, etkili bir Meclis dışı muhalefetin oluşturulması için yoğun çaba harcamalarını da mı unuttu Kılıçdaroğlu ki, şimdi azami rahatlık içinde “Demokrasiyi savunuyorsanız seçimle gelenlerin seçimle gitmesini savunacaksınız. Aksi halde demokrasiyi katledersiniz. Seçimle gelenler seçimle gitmelidir. Seçimle gelenlerin seçimle gitmesini de savunacaksınız. Seçimle gelenlerin gidiş yolu ancak seçimle olmalıdır. 'Seçimle gelenleri ben yakalayacağım, hapse atacağım, öldüreceğim, yok edeceğim, kurşunlayacağım, mafya yöntemleriyle susturacağım' derseniz, o ülkeye barışı asla getiremezsiniz” diyebilmektedir.

YAZININ DEVAMI

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bir Cevap Yazın