28.03.2024 - Beydağı Haber Ajansı Malatya Haberleri

10 adımda ilişkinizin kitabını yazın

10 adımda ilişkinizin kitabını yazın

Zodyaklı soruyor: Macera dolu bir masalın kahramanı olmaya hazır mısınız?

Hepimizin hayalidir masal tadında bir aşk yaşamak, kurbağayı öpmeye gerek kalmadan prensle karşılaşmak… Tabii masallarda bile kavuşmalar bu kadar zorken, gerçek hayatta çok daha fazla iniş çıkışlar yaşayabiliyoruz. Üstelik masalımız her zaman mutlu sonla bitmeyebiliyor. Duygusal ilişkilere farklı bir bakış açısı getiren Zodyaklı, tüm bu bilinmezliklere rağmen aşka cesareti olan Siberalem takipçilerini, ilişkilerinin kitabını yazmak için maceraya davet ediyor.

Alice’i çağıran beyaz tavşan, Pinokyo’nun rehberi cırcır böceği, Dorothy’ye başının çaresine bakmayı öğreten Oz Büyücüsü… Masal deyip geçemeyeceğimiz kadar, gerçek hayatta karşılıkları olan kahramanlar. Hepimizin hayatına bir şekilde dokunuyor, bizi yeni maceralara sürüklüyorlar. Türkiye’nin en büyük ilişki ve arkadaşlık platformu Siberalem için, kendi masalını yazmak isteyen kahramanlara yol gösteren Zodyaklı, en baştan uyarıyor: Her hikayenin sonu mutlu bitecek diye bir şey yok! Bu sizin maceranız ve kahramanı sizsiniz.

Kabul ediyorsanız, 10 adımda ilişki kitabınızı yazmak için masal tadında bir macera yaşamaya hazır olun!

Birinci Adım: Kahraman!

Hikaye genelde ilişkiden korkan, belki de kalbi çok kırılmış bir kahraman yaratmakla başlar. Elbette bu, siz okuyucunun ta kendisi oluyorsunuz. Aşkı arayan ama endişelenen, hayal kırıklığına uğramaktan korkan ama içinde durmak bilmeyen bir maceraya atılma isteği ile heyecanlanan biri. Yani biziz, yani sizsiniz!

İkinci Adım: Sıradan Dünya

Kahramanımız sıradan, monoton işlerini yürüttüğü bir dünyada yaşar. Her sabah işine gider, öğlen kahvesini yudumlar, akşam hobisini yapar, televizyona bakar, arkadaşlarıyla laflar ve uyur. Tehlikesiz, sıradan bir dünya…

Üçüncü Adım: Maceraya Çağrı

Genellikle kahramanımız tükenmiş bir haldedir. Büyük bir hayal kırıklığı, monotonlaşmış bir ilişki, değişime itekleyen düşünceler… Tam da umutların tükendiği yerde, maceraya atılma kısmı başlar! Kahramanımız ilişkiye başlamıştır. Mesela, Alice Harikalar Diyarında… Beyaz tavşanın etrafta belirip kaybolması, Alice’in de sıradan hayatından sıkılmış olması, maceraya çağrıdır. Kısaca, belki bir arkadaşınızın daveti, belki sitede öylece dolaşmak maceraya çağrı olabilir.

Dördüncü Adım: Rehberle Karşılaşma!

Bütün filmlerde ya da kitaplarda kahramana yol gösterecek bir rehber olur. Bunun illa bir insan olmasına da gerek yoktur. Bazen bir rüzgar kahramana yol gösterir, bazen babasından kalma bir saat, bazen babasının ruhu… Rehberin görevi arada ortaya çıkarak, kafası karışık kahramanımıza cesaret vermek ve onu maceraya sürüklemektir. Çok sevdiğim bir hikaye olan Pinokyo’nun rehberi, kolunda, yanında gezinip duran cırcır böceğiydi. Ama orijinal eserde, Pinokyo cırcır böceğini ezip öldürmüştür. Yani bu, yazarın kendi rehberini öldürüp karakteri öylece akışına bırakmaya izin vermesi demek oluyor… ki bu benim için heyecanlandırıcı bir şey! Bir ilişkide rehber ya kalptir ya da beyin. Beyin iyi bir rehber gibi görünebilir fakat asıl rehber kalptir, yani hislerimiz.

Beşinci Adım: İlk Eşiği Geçiş

Kahramanımız bütün korkularını geride bırakır ve çağrıyı kabul eder. Bu ilk eşiği geçiş ilişkide, “Seni seviyorum” gibi sihirli bir cümlenin söylendiği ilk an olabilir. Ya da kahramanın bunu hissettiği ilk an! Kahramanımız artık kendini maceraya olduğu gibi adamaya hazırdır.

Altıncı Adım: Sınavlar, Müttefikler, Düşmanlar!

İlişkide zorluklarla mücadele ederken, -bu bir kitapta düşmanlardır ya da bir filmde şehre saldıran ejderhalar bile olabilir- düşman tam olarak güvendir. Karşınızdakine, kendinize ya da ilişkinize olan güvendir. Bazen sarsılacaktır ve bu da ilişkinin sınavıdır. Burada devreye müttefikler girebilir. İlişkinizde size yardımcı olacak dostlarınızı yani müttefiklerinizi kaybetme korkusu bile yaşayabilirsiniz. Ama bazen de dostlarınız hikayenin gidişatındaki düşman, kaybetme korkusu da sınanmanız olabilir. Yine de macera devam etmektedir ama kahramanımız yorulmaya başlamıştır.

Yedinci Adım: Mağaranın Derinliklerine Yaklaşma!

Yakında bir çile başlayacaktır, bu çilenin habercisidir. Hikayelerde, büyük bir savaş öncesindeki bekleme aşamasıdır. Kahramanın çaresizliğini daha iyi anlamaya çalışırız. Yüzüklerin Efendisi’nde Frodo, Sıçrayan Midilli Hanı’nda yüzüğü yanlışlıkla parmağına takarak yüzük sahibini çağırmıştır. Bu an işte, ileride olacak felaketlerin habercisi niteliğindedir. Frodo’nun buradan çıkarması gereken ders, yüzüğü takmamak olacaktır! İlişkilerde de böyle anlar yaşanır. İlk tartışmalar, ilk soğukluklar, çiftlerin yaşayabileceği ilk çatışmalar, ileride olabilecek felaketlerin habercisi olacaktır. Tıpkı Frodo gibi, çiftlerin de yapması gerekenler vardır, bu da ego yapmamaktır.

Sekizinci Adım: Çile

Burada kahraman maceranın en zorlu bölümündedir. İzlediğimiz filmlerdeki bütün savaş sahneleri, yok oluşun kıyısında duruştur. Kahraman çekebildiğince acı çekecektir. Hiçbir film bu noktada sonlanmaz. İlişkideki büyük çatışmalar, büyük kavgalar, devasa güvensizlikler bu noktada başlar işte. Kahraman artık görevini yapmak istemez.

Dokuzuncu Adım: Ödül

Kahramanımız çileyi tamamladıktan sonra bir ödül alacaktır. Bu ödül hikaye ve kitaplarda değişirken, ilişkilerde genellikle birlikte yaşamak, evlenmek gibi kararlardır. Bu ödülü takip eden bir çile daha yaşanması olasıdır. Bazen bu ödül illa birlikte yaşamak kararı olmayabilir, yolları nazikçe ayırmak da bir ödül olarak değerlendirilebilir.

Onuncu Adım: Yolculuğun Sonu

Yolculuğun sonu, sizin maceranıza bağlıdır. Her son mutlu olacak diye bir şey yoktur. Yolculuğun sonunu, çok sevdiğim bir hikayenin analizi ile bitireceğim. Oz Büyücüsü’nde, Dorothy başka bir dünyada yolculuğa başlar. Ona eşlik eden bir korkuluk, bir teneke adam ve bir de aslan adam vardır. Yolculuğunda Doğu’nun Cadısı ile mücadele etmiş ve nihayet bütün engellere rağmen kendisini eve gönderebilecek tek kişinin, Oz Büyücüsü’nün yanına gelmiştir. Kendisine yardımcı olabilecek tek kişi sandığı Oz Büyücüsü de sahte çıkmıştır. Sıradan, kendisi gibi bir insandır. Buna rağmen korkuluğa düşünmeyi, teneke adama hissetmeyi, aslan adama da korkulacak bir şeyin olmadığını öğretebilmiştir. Dorothy’ye ise, kendi başının çaresine bakmayı öğretmiştir. Her hikayenin sonu mutlu bitecek diye bir şey yok! Bu sizin maceranız ve kahramanı sizsiniz. Yolunuza çıkan düşmanlar, sınavlar, çileler hepsi hikaye! Gerçek olan tek şey, kahramanın maceraya hazır olmasıdır. Maceraya hazır mısınız?

Leyditurk.com

KAYNAK : http://leyditurk.com/

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bir Cevap Yazın